29 Mayıs 2014 Perşembe

!! ANTAKYA !!














Tarih kaynaklarına göre Antakya, M.Ö. 300 civarında Büyük İskender'in komutanlarından Seleucus Nicator tarafından kurulmuştur. Eski kaynaklara göre Antakya üçyüz bin nüfusuyla Roma İmparatorluğu'nun 3. dünyanın ise 4. büyük kentiydi. Babası Antiochus'un isminden 'Antiocheia' adıyla kurduğu şehir, Silpius Dağı (bugünkü Habib Neccar Dağı) eteğinde ve Asi Nehri (Orontes) kenarında yer almıştı. Acus'un yönetimine giren topraklarda Antakya dışında başka yerlerde çok sayıda Antiocheia daha kurulmuştu.

Antakya civarının tarihi, şehrin kuruluşuna göre çok daha eskidir. Değişik kaynaklarda belirtildiğine göre, Tell-Açana höyüğündeki kazılar Kalkolitik Çağdan (M.Ö. 5000-4000) itibaren yörenin yerleşim için kullanıldığını göstermektedir.Anadolu'yu Filistin ve Suriye'ye bağlayan yol üzerinde, Mezopotamya'yı Doğu Akdeniz'e bağlayan noktalardan biri olması nedeniyle Hatay'ın eski bir yol güzergahı olduğu çok açıktır. Burası Hitit ve Eski Mısır İmparatorluklarının sınırlarını oluşturan bölgenin eşiğindeydi.

Makedonyalı Büyük İskender'in doğuya doğru fetihlerini sürdürürken Pers kralı Darius'la yaptığı İssus Savaşı, M.Ö. 333 yılında, İssus yakınlarında, bugünkü Payas ilçesinde, Pinarus nehri (bugünkü Deliçay) üzerinde gerçekleşmiştir. Bu savaşın hemen ardından İskender, Pers donanmasını limansız bırakmak amacıyla kıyı boyunca güneye ilerledi. Suriye, Filistin ve Mısır'ı ele geçirdikten sonra M.Ö. 331 yılında, Fırat nehri üzerinde yapılan Gaugamela Savaşı ile Mezopotamya da Makedonyalıların eline geçmiş oldu. Ancak Büyük İskender'in M.Ö. 323 yılında Babil'deyken ölmesinin ardından fethedilen topraklar İskender'in komutanları arasında bölündü. Suriye ve Mezopotamya bölgesi üzerindeki güç savaşı Seleucus Nicator'un lehine sonuçlandı (M.Ö. 301). Öncelikle Seleucus krallığının başkenti olarak, Akdeniz kenarında bir liman olduğundan Seleucia Pieria (bugünkü SamandağÇevlik) seçilmişti. Seleucus, yendiği rakibi Antigonus (Monophtalmus)'un bugünkü Antakya'nın 5 km. kadar kuzeyindeki yönetim merkezi Antigonia'yı yıkarak halkını kendi adıyla kurduğu bu yeni başkente (Seleucia) naklettirdi. Ancak Mezopotamya civarı ve güney Suriye'nin kontrol edilebilmesi açısından ve Seleucia'nın denizden gelecek saldırılara açık olması nedeniyle yeni bir kent, Antiocheia kuruldu.





Bu kent, yendiği rakibinin Antigonia'sıyla aynı yerde değildi, daha güneyde Silpius Dağı eteğinde ve Orontes (Asi) kenarında idi (M.Ö. 300). Antakya'nın Seleucus Krallığı'nın başkenti olması ise Seleucus Nicator'un ölümünden sonra oğlu Antiochus Soter (M.Ö. 281-261) zamanında olmuştur.


Hatay'ın anavatan Türkiye'ye katılması öncesinde, 2 Eylül 1938 tarihinde 10 aylık bir süre varlığını sürdüren Hatay Devletikuruldu. Toprakları, Milletler Cemiyeti (Cemiyet-i Akvam) belgelerinde İskenderun Sancağı olarak yer alan bölgeydi. 16 Haziran 1939'da TBMM'nde alınan kararla Türkiye ile Hatay Devleti arasındaki sınır çizgisi kaldırılarak geçersiz kılındı. 23 Temmuz 1939'da ise anavatana katılma, son Fransız kıtasının kışladan çıkmasıyla ve Fransız kıtasının da yer aldığı törenle kışlaya Türk bayrağı çekilmesiyle tamamlanmış oldu.
Kuzey yönünde yaklaşık 30 km boyunca Türkiye-Suriye sınırını oluşturacak şekilde akan Asi Nehri, Türkiye topraklarına girdikten sonra batıya döner ve bugün kurutulmuş olan Amik Gölü'nün ayağı Küçük Asi ile birleştikten sonra güneydoğu doğrultusuna yönelir ve Samandağ'ın güneyinde Akdeniz'e dökülür. Antik Çağ'ın Orontes'i olan Asi'nin kaynağı, Lübnan Dağları'dır. Antik çağda küçük tonajlı nehir gemilerinin seyrüseferine imkân veren ve Antakya'yı asırlar boyu Akdeniz'e bir su yolu ile bağlanmış olan Asi Nehri'nin bugün akıttığı ortalama su miktarı, kentin içinde 5.04 m³/sn.dir. Antakya içinden geçen ve bir kanal haline getirilmiş olan yatağı, yaklaşık 2 km uzunluğunda ve 30-35 m genişliğindedir.

Eski Antakya, Asi Nehri ile Habib Neccar Dağı arasında kalan doğu kısmıdır. Asi üzerinde, şehrin iki yakasını bağlayan bir dizi köprü vardır. Eski köprülerden biri olan, Amik Gölü'nün kurutulması projesi çerçevesinde, Asi'nin genişletilmesi ve yatağının taranması çalışmaları sırasında kentin Roma Çağı'ndan beri ayakta duran ünlü taş köprüsü (ki Diocletian zamanında yapıldığı tahmin edilir), 1972 yılında dönemin belediye başkanı tarafından hunharca yıkılarak yerine bugünkü betonarme köprü inşa edilmiştir.


  • 'Hristiyanlık' isminin ilk kez verildiği şehir olan Antakya'da bulunan St.Pierre Kilisesi Hristiyanlığın en önemli tarihi kiliselerindendir. UNESCO'nun dünya mirası öneri listesindedir [20]. Kilise aynı zamanda Hristiyanlarca hac yeri olarak kabul edilmekte ve her yıl burada 29 Haziran günü Katolik Kilisesince ayin düzenlenmektedir.
  • Tarihi ve turistik mekanlar açısından da zengin olan ilde dünyanın ikinci büyük mozaik koleksiyonunu barındıran Hatay Arkeoloji Müzesi bulunmaktadır.
  • Her yıl 21-23 Temmuz tarihleri arasında kentte Uluslararası Antakya Turizm ve Sanat Festivali yapılmaktadır.
  • Dünyanın en uzun ikinci kumsalı Samandağ'dadır.

ANTAKYA OTTOMAN PALACE






Antakya Ottoman Palace Thermal Resort

Özellikle sağlık turizmi konusundaki iddiası büyüktür. Dolayısıyla bu iddiası aktivitelere de yansımaktadır. Termal havuzları ayrı ayrı bay, bayan ve karma termal havuz olmak üzere üç ana gruptan oluşmaktadır.

İnsanoğlunun şifa amaçlı su kullanımı yüzyıllar öncesine kadar uzanmaktadır. Sudan içerek, buharıyla, yüzerek ve başka birçok şekilde fayda sağlanmaktadır. Termal özelliğe sahip olmayan su dahi insanın yorgunluğunu alır vücudundan elektrik atmasına fayda sağlar ve temizleyip arındırırken dünyada en yüksek mineral değerlere ve özelliklere sahip termal suyumuzla (1 litrede 29.317 mg.) haşır neşir olmanızın size neler kazandıracağını varın siz düşünün. Sağlık bakanlığımızca da onaylı olan termal mineralli suyumuz tam 19 hastalığa çare olmaktadır.

Osmanlı Sarayı'nda Termal Keyfi...

Sıcak suyun her türlü şifasına varmak için türk hamamı, jakuzi buhar odaları, açık profesyonel yüzme havuzu bunlardan bir kaçı. Suya sadece girmek değil suda vakit geçirmek isterseniz o zaman yosun, çiçek, çikolata banyolarını denemelisiniz. Suda attığınız toksinlerle yenilenen vücudunuza masaj zevki yaşatmak isterseniz bu hizmet de mevcuttuR.

Faydalı Olduğu Hastalıklar:

Yumuşak doku romatizmaları, Kronik bel ağrısı, Eklem hastalıkları, Romatizmal hastalıklar, Cilt hastalıkları, Kadın hastalıkları, Kalp, damar ve solunum yolu hastalıkları, İnme, Sinirsel ağrılar, Ortopedik ameliyatlar ve kırıklar sonrası iyileşme dönemi

ARSUZ








2000 yılı nüfus sayımı sonucuna göre belediyenin nüfusu 2.943 kişidir. Beldenin nüfusu bu kadar az görünse de yazın bu nüfus 50.000 kişiye kadar çıkmaktadır. Bunun temel sebebi ise Arsuz'un bir tatil yöresi olarak kullanılmasıdır.


En parlak dönemlerini Romalılar zamanında yaşamış olan yörede yapılan kazılarda bu döneme ait heykeller, kolonlar, lahitler, mezar taşları, parfüm şişeleri ile seramik parçaları bulunmuştur. Arsuz'un 10 kilometre kadar güneyindeKonacık köyü sahilinde Helenistik dönemden kalma antik liman kentinin kalıntıları bulunmaktadır. Beldemizin bilinen tarihi Selçuklulara kadar uzanmaktadır.Lübnan Lazkiye yörelerinden yerleşen arap aleviler ve arap hristiyanlar vardır ve amanoslardan türkmenler yerleşmişlerdir.Beldenin kardeşliğin istisna örneği bir beldedir.altınözü,iskenderunda hristiyan araplar vardır.Arsuz ve yayladağında yaşayanlar da Arap-Ortodokslar olup Arapça anadilleridir.Arsuz,Hatay'ın 2014 yılında büyükşehir yapılmasıyla belde iken ilçe olmuştur.
Arsuz'un merkezinde dünyanın en eski kiliselerinden biri kabul edilen Maryo Hanna Kilisesi ile Meryem Ana'nın banyo yaptığı yer olduğu iddia edilen Meryem Ana Havuzu bulunur.

21 Mayıs 2014 Çarşamba

SAMANDAĞ






Samandağ; Musa Dağı, Keldağ ve Saman Dağı arasında bulunan, Asi Nehri'ninAkdeniz'e döküldüğü noktada oluşmuş deltada kuruludur. 446 km2'lik yüz ölçümüne sahip ilçede bağlı belediye sayısı 12, köy sayısı 31'dir.

M.Ö. VII. yy'da Yunanlılar, Asi Nehrinin döküldüğü bölgede Al Mina Limanı kurulmuştur. Gemiler, nehir boyunca ilerleyip Antakya'ya varabiliyordu ve böylece liman önemini uzun yıllar korumuştur. M.ö. 300 yılında Büyük İskender'in ünlü generali, Selevkos I. Nikator tarafından kurulan Selevkos İmparatorluğu'na bir süre başkentlik yapmak üzere liman şehri olarak Seleucia Pieria bugünkü adıyla Çevlik kurulmuştur. Ancak denizden gelecek saldırılara karşı Selevkos I. Nikator Antioch (Antakya) şehrini kurarak başkenti buraya taşımıştır.
Roma İmparatorluğu döneminde imparator Vespasianus, limanı sel sularından korumak üzere dağlarda tüneller yaptırmaya başlar. Yüz yılı aşkın bir süre boyunca yapımı sürdüğü sanılan tüneller, oğlu Titus tarafından tamamlanmıştır. XIV. yy'a kadar Selçuklu,Fatımiler ve Memlük egemenlikleri altında kalmıştır. 1516'da Osmanlı hakimiyetine geçen Samandağ, I.Dünya Savaşından sonra Fransızların idaresinde İskenderun Sancağı içerisinde kalmıştır. Hatay Devleti'nde nahiye olarak kalan Samandağ, 23 Temmuz 1939'da Hatay'ın anavatana ilhakıyla Türkiye'ye katılmıştır.
1948'de eski adı Süveydiye, Samandağ olarak değiştirilerek ilçe olmuştur.


20 Mayıs 2014 Salı

HARBİYE






Harbiye, E-91 karayolu üzerinde bulunur ve Antakya şehir merkezinden 7 km mesafededir. E-91 karayolu, Harbiye'den 55 km sonra Suriye sınırından geçip Ortadoğu'ya uzanır.

Antik çağın ünlü Daphne kentidir. Efsaneye göre Zeus'un oğlu ışık tanrısı Apollon, ırmak kenarında gördüğü genç ve güzel bir kız olan Daphne'ye aşık olur ve onunlakonuşmak ister. Daphne'yi kovalar.Daphne kurtulamayacağını anlar. "Ey toprak ana beni ört, beni sakla, beni koru" diye yalvarır. Daphne ağaca dönüşür. Apollon şaşırır. Bu olaydan sonra şiir ve silah zaferi, defne ağacının dalıyla mükafatlandırılır ve Daphne'nin gözyaşlarının Harbiye'deki şelaleleri meydana getirdiğine inanılır.
Seleucus döneminde, çağlayanlarıyla tanınan ve bir sayfiye yeri olan Daphne, çok sayıda köşkleri, tapınakları ve eğlence yerleri ile ünlüydü. Stadyumunda düzenlenen olimpiyatların ihtişamı dillere destandı. Ancak şiddetli depremler bu şehri yerle bir etmiş, günümüze gözle görülür herhangi bir eser kalmamıştır.